Yapı Kredi Yayınları'nın 41. baskısını okudum. Baskıda doğal olarak bir sorun yoktu. Yalnız önsöz, ya da sonsöz ekleselermiş daha iyi olurmuş. Sıradan bir kitap değil sonuçta. Kitaba gelirsek;
Herkesin ismini cismini ezbere bildiği bir kitap İnce Memed.
Konusunu anlatmaya girişmeyeceğim bu sepeble. Fazlasıyla geç kaldım okumak
için, nihayetinde de okudum. Hepimiz biliriz Memed’in hikayesini üstünkörü, üstüne
üstlük ben kitabın sonunu da biliyordum. Yine de bu durum kitabı okurken
aldığım zevki hiçbir şekilde baltalamadı. Nedeni hikayenin baştan sona çok
kuvvetli olması. Karakterleriyle, olaylarıyla İnce Memed’in kurgu olduğuna
inanmak bir hayli zor. Avucunun içi gibi bildiği belli olan Çukurova köyleri ve
halklarını öyle güzel anlatıyor ki Yaşar Kemal, bütün o tecrübeyi,
yaşanmışlıkları aktarabiliyor. Yalnız Memed değil, yan karakterler de ustalıkla
yaratılmış; Topal Ali’sinden Cabbar’ına, Hürü Anasından Iraz’ına, hepsi için “Evet,
bu karakteri ben tanımam mı?” dedim. Romanlar gerçek değildir fakat gerçeği
anlatır ya hani, bu sözü destekleyecek en güzel örnek olabilir İnce Memed.
Kitabın en çarpıcı noktası bütün kötü insanlara karşı iyiliğin
ışıl ışıl parlayışını göstermesi. Benim için kitabın verdiği en önemli mesaj iyiliğin
dünyada hiç de azımsanmayacak kadar olması. Evet, fazlaca kötü karakter var
kitapta, dediklerimle çelişiyor gibi. Fakat Abdi Ağalara, Kalaycı Osmanlara
rağmen, Yaşar Kemal ısrarla demek istiyor ki, insanlar kötü değillerdir, hatta iyilerdir.
Memed’in de dediği gibi, ne kadar iyi insanlar var şu dünyada... O iyi
insanların varlığından emin olmasa Yaşar Kemal, Memed’i bindirip atına, çıkarmazdı
Çukurova dağlarına.
Topraklarımızda yazılan en iyi romanlardan olduğu söylenir.
Sırasını bilmem ama, bundan üç yüz yıl sonra da ilk önerilecek, eskinin ne
olduğunu en güzel anlatacak kitaplardan biri olmaya devam edecek, bunu
biliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder